Kişisel Gelişim

Bir programcının tipik bir haftasının kırk saati patronu için çalışmakla geçer. Daha önceki bir yazımda bir programcının mesai saatlerinde kendisini geliştirmesinin mümkün olmadığını, ama mesai haricinde pratik yaparak programcılık yeteneğini geliştirmesi gerektiğinden bahsetmiştim. Gel gelelim günde sekiz saat çalıştıktan sonra eve gelip, pratik yapmak ya da kitap okumak kolay bir şey olmayabilir. Yemek yedikten ve biraz televizyon seyrettikten sonra kişisel gelişim için gerekli motivasyon tabana vurabilir. Bu çok doğal bir şey. Bu sebepten dolayı kimse kendisine kızmamalıdır. Daha ziyade insan kendisine bu kısır döngüyü nasıl kırabilirim sorusunu sormalıdır.

Kişisel gelişim için hiç zaman yokmuş gibi görünse de, bu doğru değildir. Mesai saatlerini çıkardığımızda geriye 128 saat kalmaktadır, yani tam tamına 5.3 gün. Bu zaman dilimine kocaman bir dünyayı sığdırabiliriz, yeterki zaman yönetimini iyi yapabilelim.

Öncelikle kişisel anlamda bize bir fayda sağlamadan geçip, giden zaman dilimlerine bir göz atalım. Bu zaman dilimlerini kişisel gelişim için nasıl kullanabiliriz, onu da akabinde inceleyelim.

Eğer programcı binek otosuyla ile işe gidiyorsa, her gün ortamala 1-3 saatini anlamsız bir şekilde israf etmektedir. Programcı eğer mümkünse toplu taşıma araçlarını kullanarak işe gidip, gelmelidir. Bu şekilde yolculuk esnasında bir kitap okuyabilir ya da akıllı telefonu ya da tableti ile ilgilendiği konuda bir sunum seyredebilir. Bu şekilde her hafta bir kitabı bitirmek mümkündür.

Gelelim öğle aralarına. Kimin akıllı bir telefonu yok, el kaldırsın! Evet, herkesin varmış. O zaman akıllı telefonumuzu kişisel gelişim aracına çevirelim. Öğle aralarında bir programcı akıllı telefonu üzerinden ilginç bulup, takip ettiği blogları okuyabilir ya da sektörün önderliğini yapan kişilerin sunumlarını seyredebilir. Mesai arkadaşları ile lak lak yapmak yerine, her gün bir saatlik bir zaman dilimi kişisel gelişim için kullanılabilir. Yemek yerken bir blog okumak ya da sunum seyretmek düşünüldüğünden daha kolaydır.

Gelelim işin zor kısmına. Mesaiden eve döndükten sonra, motivasyon sorunumu nasıl çözerim? Yapılacak işi gözde büyütmeyerek ve küçük parçalara bölerek. Eğer yeni bir kitabı okumaya başladıysam, büyük bir ihtimalle motivasyonum ilk yirmi sayfa için yeter. Kitabın geri kalan beş yüz sayfasını okuyabilmek için motivasyonumu geri getirici bir taktik geliştirmem gerekir. Bunu sağlamak için Promodoro tekniğinden (http://www.pomodorotechnique.com/) faydalanılabilir. Ne yazık ki insanlar en fazla yarım saat, bilemediniz bir saat tam konsantre çalışabilir. Bu zaman dilimi dolduktan sonra beyin ara vermek için bahaneler uydurmaya başlar. Bu bize motivasyon eksikliği gibi yansır, ama sorunu ufak bir ara vererek çözebiliriz. Promodoro tekniğinde planlanan aktiviteler yirmi beş ya da otuz dakikalık birimlere bölünür. Örneğin iki saat ara vermeden kitap okumak yerine, okuma süreci otuz dakika uzunluğunda dört seansa bölünür. Her seans başında bir çalar saat otuz dakika sonra çalacak şekilde ayarlanır ve yapılmak istenen aktiviteye konsantre olunur. Seans süresince sadece seçilen aktiviteye konsantre olunması gereklidir. Eğer konsantreyi bozan yan etkiler tespit edilirse, bunların seans esnasında bir kenara not edilerek, daha sonra analiz edilmelerinde fayda vardır. Örneğin Promodoro seansında telefon çalıyorsa, bir sonraki seansta telefon kapatılmalıdır.

Her Promodoro seansından sonra beş dakikalık ara verilerek, beyin dinlendirilmelidir. Bu tarz aktivite yapılandırması kişisel gelişim için atılması gereken adımların daha kolay hazmedilmesini sağlar. Kişi her Promodoro seansından sonra verimli bir şeyler yaptığı hissine sahip olarak kişisel gelişimine katkıda bulunacaktır.

Kişisel gelişimi daha verimli ve istikrarlı bir hale getirmek için kisisel gelişim projeleri hazırlanabilir ve uygulanabilir. Bunun Promodoro ve Scrum kombine edilerek nasıl yapılabileceğini değinmek istiyorum.

Scrum çevik projeleri yönetmek için kullanılan bir metotdur. Proje bünyesindeki aktiviteler bir ya da iki haftalık Sprint ismi verilen zaman birimlerine bölünür. Sprint öncesi, o Sprint bünyesinde yapılmak istenen aktiviteler tespit edilir. Seçilen aktivitelerin Sprint bünyesinde tamamlanacak nitelikte olması gereklidir. Programcılar tahminlerde bulunarak, Sprint bünyesinde yer alacak aktivitelerin seçilmesine katkıda bulunurlar. Programcılar ayrıca seçilen aktivitelerin Sprint bünyesinde tamamlanmalarından sorumludurlar.

Kişisel gelişimimizi de bir proje olarak el alırsak, bu projeyi organize etmek için kişisel Scrum’dan (personal Scrum) faydalanabiliriz. Scrum bünyesinde gerçekleştirmek istediğimiz aktiviteler, kişisel gelişim aktivitelerimiz olacaktır. Bu aktiviteleri not ederek, bir aktivite listesi oluşturmakta fayda vardır. Bu aktivite listesinde örneğin okunacak kitaplar ve bloglar, yapılacak kod kataları, izlenecek eğitim videoları ve diğer kişisel gelişim için gerekli olduğunu düşündüğümüz aktiviteler yer alabilir.

Aktivite listesini oluşturduktan sonra Sprint planlamasına geçilebilir. Her Sprint belirli bir zaman dilimini kapsar. Bu zaman diliminde üzerinde çalışılacak aktiviteler seçilir ve Sprint başlatılır. Örneğin bir Sprint süresini bir hafta olarak seçti isem, o zaman bu Sprint bünyesinde bu bir haftalık zaman diliminde üstesinden gelebileceğim kadar aktivite tanımlaması ve seçimi yapmam gerekir. Bir haftalık Sprint süresi benim bu bir hafta içinde kişisel gelişimim için ayırmak istediğim zaman dilimini kapsayacaktır. Örneğin her gün iki saat kişisel gelişimim için ayırmayı düşünüyorsam, bir haftalık Sprint toplamda 10 saatlik çalışma planlamasını ihtiva eder (on saat, çünkü beş iş günü).

Seçilen aktivitelerin yarım saat ile en fazla üç saat içinde tamamlanabilecek türde olmasına dikkat edilmelidir. Örneğin üç saat süren bir aktiviteyi bir çırpıda tamamlamak mümkün olamayacağı için, bu tür aktiviteleri yarım saatlik Promodoro seanslarına bölmekte fayda vardır. Söz konusu bir kitabı okunamak olduğunda aktivite planlaması nasıl yapılmalıdır? Bir aktivitenin en fazla üç saat içinde tamamlanabilir yapıda olması gerektiğini yazmıştım. Bir kitap büyük bir ihtimalle üç saat içinde okunamayacağı için, kitabı okuma işleminin alt aktivitelere bölünmesinde fayda vardır. Örneğin kitabın her bir bölümü için ayrı bir aktivite tanımlanabilir. Böylece en fazla aktivite uzunluğu olan üç saat aşılmamış olur.

Sprint ve aktivite yönetimi için bir Kanban panosu kullanılabilir. Benim kullandığın Kanban panosu aşağıdaki şekildedir:


(Bakınız: leankitkanban.com)

Kişisel gelişim için gerekli gördüğümüz aktivitelerin gözümüzün önünde olması ve kaydettiğimiz gelişimi ölçebilir durumda olmamız büyük önem taşımaktadır. Ben örneğin bir Kanban panosu kullanmadan önce kişisel gelişimim için gerekli aktiviteleri aklımda tutmaya ve uygulamaya çalışıyordum. Kısa bir zaman sonra kafamdaki bu listenin aslında bir LIFO (Last In First Out – Son giren ilk çıkar) yapısı olduğunu gördüm. Karşıma devamlı ilgimi çeken yeni kitaplar ve bloglar, uygulamak istediğim yeni teknolojiler ve ilgimi çeken diğer konular çıkıyor. Durum böyle olunca karşılaştığım her şey tepeden aklımda yer alan LIFO listesine yerleşiyor ve listede yer alan diğer konuları aşağıya doğru itiyor. Zaman içinde listenin tepesinde olan aktivitelerin aşağıya doğru kaybolup gittiğini fark ettim. Bu şekilde kişisel gelişimi organize etmek verimli değil. Bunun için bir Kanban panosu kullanmaya başladım. Bu pano bana neyi ne zaman yapmam gerektiğini hatırlatıyor. Kafamdaki LIFO’yu silip, attım.

Kafamdaki LIFO’yu silip atmanın bana sağladığı bir avantajı daha olduğunu gördüm. Kafamdaki aktivite LIFO’su ile yaşadığım sürece devamlı tedirgin olduğumun farkına vardım. Her aktiviteyi akılda tutmak, ne zaman neyi yapmam gerektiğini organize etmeye çalışmak beyin için çok yorucu bir işlem. Beynim devamlı böyle yarım kalmış aktivitelerle haşır neşır ve onların nasıl üstesinden geleceğinin planını yapıyor. Bu yükten kurtulmak için Kanban panosu gibi bir yapıdan istifade edilebilir. Bu web tabanlı bir Kanban panosu olmak zorunda değil. Kağıt üzerinde buna benzer bir planlama yapılabilir. Önemli olan kafadaki LIFO’nun boşaltılması ve aktivitelerin Kanban panosuna eklenmesi. Kafadaki LIFO silindikten sonra beyin kişisel gelişim için daha zinde olacak ve daha verimli çalışacaktır. Bunu hayatın diğer alanlarına da yaymak mümkün. Aklımızda ne kadar LIFO varsa, tüm içeriklerini kağıda ya da Kanban panosuna dökün ve LIFO’ları silin. Ne kadar rahat ettiğinizi göreceksiniz. Ben yorulacağıma kağıt yorulsun :)

Buraya kadar kişisel gelişimimizi nasıl organize edebileceğimizden bahsettim. Şimdi birazda kişisel gelişim için gerekli pratiğin nasıl yapılabileceğine değinmek istiyorum.

Daha önce Kod Kata ve Pratik Yapmanın Önemi isimli bir blog yazdım. Biz programcılar ne yazık ki pratik nedir tam olarak bilmiyoruz. Sabah ofise geliyoruz ve direk kod yazmaya başlıyoruz. Aynı şey müzisyenler ya da sporcular için söylenemez. Bu iki meslek gurubu pratik ve performansı birbirinden ayırt ediyorlar. Sahnede olmak onlar için performans. Sahne aktiviteleri haricinde devamlı pratik yaparak, performansları için hazırlık yapıyorlar. Biz programcılar sadece performansı tanıyoruz ve pratik yapma yetimiz gelişmiyor.

Bu durumu aşmak için kod kataları yapmamız gerekiyor. Bu amaçla KodKata.com isminde bir web sayfası hazırladım. Kod kataları on beş ila bir saat arası süren kod yazma pratikleridir. Kod kataları hakkında detaylı bilgi için yukarda linkini verdiğim yazımı okumanızı ve KodKata.com’a bakmanızı tavsiye ederim.

Kişisel gelişim için kod katası yapmak çok önemli. Bu sebepten dolayı her sabah işe başlamadan önce bir kata yapmayı alışkanlık haline getirilmesini tavsiye ediyorum. Bu amaçla KodKata.com’dan bir kata seçin ve yapın. Yaptığınız kataları ve adetlerini bir yere not edin. Zaman içinde sağladığınız gelişmeler gözle görülür hale gelecektir. Bir programcının ustalaşmasının sırrı kod katalarında gizlidir.

Çok yazdım, kafanızı şişirdim, kusuruma bakmayın. Kişisel gelişim benim için çok önemli bir konu. Burada yer alan öneriler kendi kişisel gelişimimde kullandığım ve faydasını gördüğüm yöntemleri ihtiva etmektedir, laf olsun diye işkembeden salladığım şeyler değildir. Verimli olduklarını düşünmesem sizinle paylaşmazdım. Umarım faydasını görürsünüz. Kullandığınız kişisel gelişim metotlarını benimle paylaşırsanız sevinirim.

Güncelleme:
Bu yazımı 07.07.2014 tarihinde tekrar okudum ve bir süredir LIFO sistemine geri döndüğümün farkına vardım. Yapılacak işleri beyinde tutmaya ve organize etmeye çalışmak gerçekten çok zor bir iş. Beyin devamlı yapılması gereken şeyleri organize etmekle meşgul ve yapılacak işler listesinde tatmin edici bir ilerleme sağlamak mümkün değil, çünkü insan beyni bir mikro işlemci ve işletim sistemi gibi preemtif çalışmıyor. Multitasking insan beyni için mümkün değil. Bu yüzden beyinden yapılacak işlerin organiyasyon yükünün alınması gerekiyor ki beyin yapılması gereken asıl işlere
konstantre olabilsin. İş organizasyonu beyne bırakıldığı sürece kişisel gelişim konusunda elle tutulur bir gelişme elde etmek mümkün olmayacaktır.

EOF (End Of Fun)
Özcan Acar

Share Button
0.00 avg. rating (0% score) - 0 votes

5 Comments

Bir cevap yazın