Bu yazıyı okuyunca daha önce yazdığım Melek Programcılar ve Şeytan Yatırımcılar başlıklı yazımı anımsadım. Orada genç girişimcilerin nasıl şeytan yatırımcılar tarafından üç kağıda getirilip, sömürüldüklerinden bahsetmiştim. Durumun başka bir boyutunu da paylaştığım yazı gösteriyor.
Eğer devamlı hesabını yapacak isem, param yetiyor mu, ya da beş sene sonra hala yeter mi diye, o zaman kendime özel sağlık sigortası yaptırmam doğru değil. Maddi açıdan bu hesabı devamlı yapmak zorunda olmayacak güçte isem, özel sağlık sigortası yaptırabilirim. Aynı şekilde sermayem yetmiyorsa, girişimci olmam da bir hayal. Kendilerine melek yatırımcı diyerek, oraya, buraya üç beş bin TL yatırım yapıp, bunu yatırım zanneden birilerinden medet ummak çok daha büyük bir hayal.
Amerika ya da Avrupada’ki başarılı bir internet girişimini birebir kopyalarak Türk internet pazarında başarılı olacağını düşünen herkes girişimci trenine binmeye çalışıyor. Çoğu yeterli sermaye, pazarlama ve işçi yönetimi bilgisi sahibi değil. Sermayeleri yetmediği için çok kısa bir zamanda işi büyütüp, onların tabiri ile exit yapmak, yani kurdukları işi çok paralara satma hayaliyle yaşıyorlar. Nihayi amaçları exit, başka hiçbir şey değil!
Sanki Türkiye’de programcı eleman eksikliği varmış gibi, birde eleman bulmakta sıkıntı çektiklerinden yakınıyorlar. Hak ettiği maaşı verdikten sonra Türkiye’de programcı bulmak hiç zor değil. Ama bu bahsettiğim internet girişimcilerinin o kadar az sermayaleri var ki, ne yiyip, içtiklerine bile dikkat etmeleri gerekiyor. Kalkıp ayda 8-10 bin TL maaş bir kalifiye programcıya nasıl versinler. Bu yeni nesil girişimcilerin programcılardan beklentileri çok yüksek, ama vermek istedikleri karşılık çok düşük. Birkaç bin TL’ye çalışacak programcı bulamamaları çok normal. Neden şikayet ediyorlar?
Hadi diyelim istedikleri şekilde bir programcı buldular. Bu programcı arkadaşın allah yardımcısı olsun. Ne fazla mesai yapmadığı kalır, ne cumartesi günleri çalışmadığı. Bir programcı günde sekiz saat ve haftada beş gün çalışır, NOKTA! Programcılık kolay bir iş değil. Beynin regenere olabilmesi için haftanın iki günü dinlenmesi gerekir. Bunun yanısıra programcının kendisini geliştirebildiği zaman dilimlerine ihtiyacı vardır. Bir programcıyı işe alıp, günde 9-10 saat çalıştırıp, cumartesi günü de işe gelmeye zorladığınız zaman bilin ki, yazılım ürününde meydana gelen hatalar çalışma süresinin uzunluğu ile doğru orantılı büyüyecektir. İnsanları bu şekilde sömüremessiniz.
Az sermayeli internet girişimcilerinin yegane dertlerinin exit olduğunun bir ibaresi de bu yazı. Adamlar Türkiye’de istedikleri çapta vurgun yapamayacaklarını anladıkları için, apar topar Türk piyasasından çekilme kararı almışlar. Bu adamlar bir iki senedir Türk piyasasındalar. Dört yüzden fazla çalışanı olan bir firma, neden apar topar tüm aktivitelerini durdursun? Çünkü sermayeleri yetmediği için. İşi hemen büyütelim, Türkiye’den ya da Avrupa’dan bir firma bizi satın alır, exit yaparız hayali ile yaşadıkları için. Bu dört yüz tane çalışanın canlarını yakmaya ne hakları var? Ama merak etmeyin. Bu tipler aynı numarayı dünyanın değişik bölgelerinde de yapıyorlar. Aynı kişiler Almanya’da da dokuz yüz kişiyi anında kapıya koydular. Böyle girişimcilik olmaz. Olsa bile ben bunların söylediklerini ciddiye almam, çünkü yaptıkları işin özünde insana hizmet ve saygı yok. Sadece kendi ceplerini düşünüyorlar, kefenin cebi varmış gibi!
Bahsettiğim ilk yazıda programcı eleman sıkıntısını gidermek için devletten ve üniversitelerden yardım isteniyor. Devlet bu konuda ne yapabilir? Üniversitelerini kurmuş, iyi ya da kötü insan yetiştirmeye çalışıyor. Üniversiteler bu konuda ne yapabilir? Hiçbir şey. Üniversite programcı yetiştirmez, yetiştiremez. Programcı anca bir usta programcının yanında yetişebilir. Ondan doğru ve yanlışları görerek iyi bir programcı haline gelebilir.
Bu yeni nesil girişimciler fazla emek sarfetmeden insan kaynaklarının kaymağını yemek istiyorlar. Yok böyle bir şey! Devlete ya da üniversitelere programcı yetiştirin diye laf söylemek yerine, yaz okulları açıp, usta programcıların üniversite ögrencilerine ya da yeni mezunlara ders vermesini sağlasınlar. Ama bunu yapamazlar, çünkü sermaye örtüleri çok ince. O zaman ne kadar para, o kadar köfte, sorry! Ama size hiç köfte yok, şekil A’da görüldüğü gibi.
EOF (End Of Fun)
Özcan Acar
Yazılım Hakkında Genel Düşünceler kategorisinden son yazılar
- Sekiz Milyar Değişik İşletim Sistemi - July 23rd, 2022
- Gitflow ve Verdiği Zararlar - October 8th, 2021
- Çevik Süreçler Neden Dikiş Tutturamadı - February 14th, 2020
- Bilginin Evrimi - October 29th, 2019
- Yazılım Dünyasının Hızlı Çözüm Üretmek İle Olan İmtihanı - October 4th, 2019
- Yazılım Camiasından Son Gelişmeler ve Gidişat - April 30th, 2019
- Alan Borcu (Domain Debt) - January 29th, 2019
- Neden Debug Yapmak Yazılımın En Kötü Alışkanlıklarından Birisidir - March 20th, 2018
- Yeni Teknolojileri Öğrenme Konusunda Nasıl Bir Yol Haritası Oluşturmalıyım? - August 4th, 2017
- Neden Programcılık Harici İşlerle Uğraşmak Daha İyi Bir Programcı Olmayı Sağlar - June 4th, 2017
Turgay Can
17 Ağustos 2012Merhaba Özcan hocam,
Aynı yazıyı bende dün okumuştum ve sonrasında yazının altındaki yorumları görünce yazılımcılar için Türkiye’de bir dernek yada sivil toplum örgütünün kurulması gibi öngörüler belirmişti kafamda. Bugün sizin bu yazınızı okuyunca hiçte birbirmizden bihaber olamdığımızı anladım. Yazınıza katkı olarak,
http://www.stajokulu.com/
Bu siteyi incelemizi ve staj okulu olarak gönüllülerin olduğu fakat bu gibi organizasyonların kısıtlı olması sebebi ile yetersizliğide bariz gözükmektedir.
mehmet
17 Ağustos 2012Çağlar Erol’dan beklemediğim derecede kötü bir yazıydı. Ortaya çıkardığı şeyde tüm yazılımcıların bildiği ve tüm yazılımcı çalıştıranların anlamak istediği sonsuz saçma tartışma. Söylediğiniz gibi exit yapmak gibi bir sonuç bekleyen kafa asla bu işin süreç olduğunu anlamayacak. Yazılımcı meslek sahibi ve mesleğini yaparak geçimini sağlayan kimse. Yani bu işin dışında başka iş yapmak istemeyen / yapmasına imkan olmayan kimse de aynı zamanda. Bu girişimci patron tipi ise her an başka birşeye girişebilir. Bu işte kar az diye aniden borsaya atılabilir yani. Oysa gerçekten meslek sahibi insanlar anında meslek falan değiştiremezler. Bu fark liberal ekonomi de hep olacak. Bu tartışmada muhakkak ki yazılımcıların lehine sonuçlanacaktır. Aksi takdir de sektör çok acı çeker. Bugün ciddi yatırımını yazılım ve yazılımcıya yapanlar, 8-10K maaşı verenler yakın zamanda meyvasını toplar. Ama hala 1500 tl ye her işi yaptırayım diyenler var ve işi bırakmak zorunda kaldıklarında nerede yanlış yaptıklarını bile anlamayacaklar.
Selman
29 Ağustos 2012Yazıdan bağımsız olarak “Günün Sözü” uygulamasındaki narsistlik bilgi ve tecrübelerinizi paylaşmak erdemini sekteye uğratıyor, sanki…
sinan
17 Eylül 20128-10 K maaş mı?
Birbirimizi kandırmayalım, yazılım pozisyonuna bu parayı veren şirket azdır. ‘Lead developer’ maaşı derseniz o zaman durum farklı, büyümek isteyen her şirkette bu maaşlara çalışan bir lead developer olmak zorunda.
Her yazılımcıya 8-10 bin maaş vermeye kalkarsanız paranızı çöpe atmış olursunuz. Yıllardır sektörde olduğum için birçok yazılımcı arkadaşın yeterliliğinin ne seviyede olduğunun üzülerek farkına varmış bulunmaktayım. Sorun sadece bilgi yetersizliği de değil; işi sahiplenme, iyi bir şey üretme, sorumluluk alma, işi doğru yapma noktasında da çok eksiklik var. Birçok kişiye elinizdeki projeyi gözü kapalı bırakamazsınız.
Kabul edelim ki, %20-30 gibi istisnai sayılabilecek bir kesim haricindekiler için ‘yazılım üretme’ mesleği profesyonellikten uzak, yani amatörce yapılıyor. Bir amatöre bahsettiğiniz maaşları verir misiniz? Oysa işinin uzmanı olduğunu anladığınız biriyle ne pahasına olursa olsun birlikte çalışmak istersiniz.
İşveren değilim, çalışanım.
Özcan Acar
17 Eylül 2012Sinan bey bahsedilen yazilimci tipi bu isin en tepesinde olup, profesyonelce yazilim yapan kisiler. 8-10 bini hak eden insanlar. 4 tane böyle 8-10 binlik yazilimci 20 tane 2-3 binlik yazilimcidan cok cok daha iyi is cikaracaktir.